10.3.16

Kitap: Neler Okudum #3

Merhabalar,
Son zamanlarda okuduklarımı kısa kısa paylaşmak istedim. 
*Mutlu Günler


"Biri, Hiçbiri, Binlercesi" - Luigi Pirandello
Nobel ödüllü İtalyan yazarın bu önemli eseriyle geç de olsa tanıştığım için çok mutlu oldum. Kitabın konusu kısaca şöyle ;
Sıradan bir hayata sahip olan Moscarda'nın birgün, karısının burnunun eğri olduğunu söylemesiyle hayatı değişir. O güne kadar gayet düzgün bir burna sahip olduğunu düşünen Moscarda, etrafındaki insanlara nasıl gözüktüğüyle ilgili sorgulamalara başlar. Fakat bu sorgulama bir tür "delilik"e dönüşür. Tanıdığı herkes için farklı bir ben'e sahip olduğunu anlayan Moscarda, insanın bir mi, binlerce mi, yoksa hiç mi olduğu sorusuna cevap arar.

"Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz" - Melisa Kesmez
Yepyeni, kalemi çok kuvvetli bir kadın öykücüyle tanışmanın mutluluğu! Normalde öykü kitaplarını okuyup bitirdiğimde tekrar başa döner, beni en çok etkilemiş öyküleri seçmeye çalışırım. Melisa Kesmez'in öykülerini de ayrı ayrı çok sevdim. Hepsini. Abartısız, akıcı, gerçekçi. Şiddetle bu güzel kadınla tanışmanızı tavsiye ediyorum. "Bazen Bahar" isminde bir diğer öykü kitabı daha Sel Yayıncılık'tan çıkmış bulunmakta.


"Biz" - Yevgeni Zamyatin 
En çok okumayı sevdiğim tür galiba distopya diyebilirim. Bu türde ne yazıldıysa okumaya çalışıyorum bu aralar. Öyle bir kitapla karşılaştım ki, bütün distopya kitapların öncüsü olarak geçmekteymiş. Kitabın konusuna kısaca değinecek olursam;
26. Yüzyılda, kişilerin isimler yerine numara ve harf kombinasyonlarından oluştuğu, doğanın yeşil duvarın arkasına sürüldüğü, herşeyin devlet kontrolünde olduğu bir yapı anlatılıyor. Bunu İntegral adını verdikleri uzay gemisinin mimarı D-503 birgün I-330'la karşılaşır ve bugüne kadar hiç sorgulamadığı şeyleri sorgulamaya başlar. Hayal etmeye başlar. Ki bu, 26. yüzyılda bir hastalık çeşitidir. 

"Northanger Manastırı" - Jane Austen
 Jane Austen'nin "Gurur ve Önyargı" kitabı uzun süredir okuma listemdeydi. Bende onu okumadan önce, öldükten çok sonra yayınlanan yazarın ilk romanı olan Northanger Manastırı'nı okumak istedim. Kitabın konusu ise şöyle:
Catherine , 17 yaşında, on çocuklu bir ailenin çocuğudur. Çok yetenekli ve akıllı bir kız değildir, hatta kitap boyunca fazla iyi niyeti ve saflıklarıyla öne çıkmaktadır. Komşularıyla ailesinden uzakta, Bath'de altı hafta geçirecek olan Catherine, bu sürede yeni arkadaşlar edinir, balolara gider ve gönlünü yakışıklı ve kültürlü Bay Tilney'e kaptırır. Bu aşkın nasıl ilerlediğini, yan karakterlerle olan diyaloglarını akıcı bir şekilde okutuyor bize yazar.
   

Sizin son zamanlarda okuyup tavsiye edebileceğiniz kitaplar var mı ? 
Paylaşırsanız sevinirim *


6 yorum:

  1. Biri,Hiçbiri,Binlercesi'ne çok uzun zaman önce başlamıştım fakat bir türlü bitiremedim. Bir ara yeniden deneyeceğim.
    Biz şu zamana kadar en sevdiğim distopya olabilir galiba.
    Melisa Kesmez'i çok gördüm ve duydum ama öykü sevmiyorum pek diye bir türlü alıp okumadım.

    Daha önce söylemiş miydim bilmiyorum ama son zamanlarda beni en çok çarpan kitaplar, Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, Yeraltısakinleri ve Virginia Woolf'un Gece ve Gündüz'ü oldu galiba. Tavsiye ediyorum hepsini.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Virginia Woolf'un Kendine Ait Bir Odası'nı yarım bırakmıştım, hatta senin postunu okuyup cesaretlendim tekrar oturdum başına ama bir türlü yürümedi ya, hala bu kadar önemli bir kadınla tanışamadığım için utanıyorum resmen. Gece ve Gündüz'le tekrar mı denesem acaba :)
      Sana Gül Bahçesi Vadetmedim'i yıllar önce okumuştum, ve çok etkilenmiştim. Yeraltı Sakinleri'nin konusuna baktım ve direk sepete attım :)
      Melisa Kesmez'in öyküleride çıtırlık, tam metroda,otobüste okumalık. Kısacıklar hem, şans vermeye değer olduğunu düşünüyorum :)

      Sil
  2. Distopya diye bir tür olduğunu sizin bloğunuzla öğrendim :) Yeni şeyler öğrettiğiniz için de bloğunuza bayılıyorum:) ve Northanger Manastırı'nı alıp okumak için de sabırsızlanıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çook ama çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum böyle düşünmenize :) Distopyatik kitapları okurken kendimi adeta kaptırıyorum diyebilirim, mutlaka okumayı deneyin:) Northanger Manastırı da film gibi bir kitap :)
      Sevgiler*

      Sil
  3. merhabalar,ne hoş bir blog.takipteyimmm:)
    bana da beklerim.
    sundaybunday.blogspot.com

    sevgiler

    YanıtlaSil