-Lolita-
Dir: Adrian Lyne
-1997-
Kitaptan birazcık bahsedecek olursak
Orta yaşlı dul bir Fransız olan Humbert Humbert dil profösürüdür. İşi için Amerikaya gelir ve kiracı olarak kaldığı evin sahibinin kızını ilk gördüğünde kalbi çarpmaya başlar. Evet, Dolares'le yani Lolita'yla tanışır. Aslında Lolitayı, çocukluk aşkı olan Annabel ile özdeşleştirir. Yıllar önce, Annabel talihsiz bir şekilde ölmüştür ve bu olaydan sonra Humbert, kendinden yaşça küçük henüz kızlara, kendi tabiriyle supericiklerine ilgi duymaya başlar.
Humbert, Lolita'ya yakın olabilmek için her şeyi göze alır. Lolita'nın annesiyle bile evlenir. Daha sonra Dolores'in annesi hayatını kaybeder ve Humbert artık üvey kızı Lolita ile bir yolculuğa çıkar. Farklı şehirlere gidip, otellerde kalarak vakitlerini geçirdikleri bu sürede Humbert; Lolita'ya saplantılı bir şekilde bağlanır ve Lolita'nın her yaptığını kontrol altına almak ister. Bu kısımdan sonrası bir hayli heyecanlı, sonu ise beni gerçekten üzerek bitmiştir.
Önyargılarla okunmaya başlandığında Humbert'e sinirlenip, kızmamız gerekirken bu his kitabı okurken bende oluşmadı. Hatta ilerledikçe, Humbert'e gerçekten üzülmeye başladım. Kitabı okuyanlar benimle aynı fikirde mi gerçekten merak ediyorum.
Stanley Kubrick yapımını izleyenler var mı? Hangisini daha başarılı buldunuz? Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Mutlu Günler!
Değişik. :)
YanıtlaSilAynen, okumanızı tavsiye ederim :)
Silbazı mklasikler müthiş müthiş bu da :)
YanıtlaSil