-C.R.A.Z.Y.-
Dir: Jean-Marc Vallée
-2005-
İçinde her türlü duyguyu barındıran filmlerden birisi benim için C.R.A.Z.Y. Yer yer güldüren, aynı zamanda hüzünlendiren, müzikleriyle kendine hayran bıraktıran türden bir film. Şiddetle izlemenizi tavsiye ettiğim için biraz uzun bir inceleme yazısı yazmak istedim bu sefer.
Film, 1960 yılı Noel'inde, 5 erkek çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Zac'in hayatını anlatmakta. Zac'in "Kendimi bildim bileli Noel'den nefret etmişimdir." demesiyle başlıyor film. Doğum gününün noelle aynı güne geldiği için kendini özel hissetmeyen ve diğer çocuklardan biraz daha büyük hediye
almasıyla geçen sayısız noel kutlama sahnesi izliyoruz. Saçının arkasındaki bir tutam beyaz saçının olması ve küçük kardeşinin kucağına her
aldığında susması, Zac'in bir tür özel yeteneği olduğunu düşündürttürür annesine. Diğer 3 erkek kardeşiyle hiçbir zaman anlaşamayan fakat babasıyla vakit geçirmeyi çok seven bir çocuktur Zac, ta ki kendisine "homo" denene kadar. Özellikle büyük abisi Raymond'un "homo" diyerek dalga geçmesi ve, babasının da Zac'de diğer oğullarında görmediği değişik davranışları görmesiyle Zac'den şüphe duymaya başlar. Zac'se her gece "lütfen öyleysem (homoysam) bile, öyle olmayayım" diye dua edip, yalvarmaya başlar. Ve filmin büyük çoğunluğunda, hemcinsine ilgi duyduğunu kendisine bile inkar edemez; ve "normal" olmak için çabalamaya başlar.
Filmde en önemli karakterlerinden birisi de Zac'ın babasıdır. En sevdiği albüm Patsy Cline'nin Crazy albümüdür, ne hoş bir tasadüftür ki C.R.A.Z.Y. beş erkek çocuğunun isimlerinin baş harfleridir.
Filmde defalarca dinleyeceğimiz Patsy Cline'nin Crazy'si tık.
Filmde defalarca dinleyeceğimiz Patsy Cline'nin Crazy'si tık.
Filmde 6 yaşından itibaren gördüğümüz Zac büyüdükçe her karakter gibi değişimlere uğrar. Babasıyla, her ne kadar inkar etsede erkeklere karşı duyduğu duygular yüzünden kavga etmekte, sorunlu ve uyuşturucu bağımlısı abisi Raymond ile de anlaşmazlıkları sürmektedir. Zac'in hayatını nasıl şekillendireceğini, arkadaşlıklarını, ilişkilerini merak ederken bir yandan da "The Dark Side of the Moon" lu odasında dinlediği plaklara eşlik etme şansını yakalıyoruz ki, bence filmin en başarılı sahnelerinden.
David Bowie, Jefferson Airplane, The Cure, The Rolling Stones ve efsane Pink Floyd şarkılarıyla taçlandırılmış. Şarkıları dinlemek için tık tık. Film ve müzik geçişleri o kadar iyi harmanlanmış ki, belkide daha önce defalarca seyrettiğimiz temada olan bu filmi, alışılagelmişin dışında ve keyifle sunmuş yönetmen bize. Aynı zamanda aile içindeki diyaloglar, ilişkiler, o kadar gerçekçi yansıtılmış ki, bu nedenle benim tekrar tekrar izlenesi filmler listeme girmiştir C.R.A.Z.Y.
Siz bu filmi izlediniz mi, merak etmekteyim.
Mutlu Günler*